Türkiye sinema tarihinde yıllarca Ankara Polatlı nüfusuna kayıtlı olduğu yazılıp çizilen Tatar Ramazan’ın Ağrılı bir Kürt olduğu ortaya çıktı.
TATAR RAMAZAN MEĞERSE AĞRILIYMIŞ
Türk Sinema tarihinin en iyi filmlerinden biri olan ve yıllarca milyonlarca kişiye ulaşan Tatar Ramazan filmi konusu ve karakteri ile unutulmazlar arasında yer almıştı. Peki Tatar Ramazan aslında kimdir? Kimin yaşam hikayesini anlatıyor.
Başrollerini Kadir İnanır’ın oynadığı Tatar Ramazan adlı sinema filmi yıllarca konuşulmuş ve ‘Benim adım Tatar Ramazan ben bu oyunu bozarım” repliği yıllarca her ortamda söylenmişti. Herkes filmi konuşurken, Tatar Ramazan’ın kim olduğu ve kimin hayatını konu aldığı belli değildi.
Tatar Ramazan’ın aslında Ağrılı Mecit Çoksu olduğu belirtildi.
Sinop Cezaevi’nde aynı koğuşta kaldığı senarist Kerim Korcan, Mecit Çoksu’un sıra dışı kişiliğinden ve göstermiş olduğu cesaret örneklerinden çok etkilenir bu nedenle onun hayatını senaryolaştırarak, beyaz perdeye taşır. İşte herkesin çok iyi bildiği, Kadir İnanır’ın başrolünde oynadığı “Tatar Ramazan” filmi, aslında Mecit Çoksu’un hayat hikayesini başka bir isim altında bizlere sunar. Mecit Çoksu cezaevinden çıktıktan sonra, Van’ın Muradiye ilçesindeki Eşekbatan köyüne yerleşerek vefat edeceği 1985 yılına kadar burada yaşar. Mecit Çoksu’un evliliğinden, üç oğlu ve dört kızı olmuştur. Oğulları; H.Ahmet, Abdülhamid ve Vahap ile birçok torunu halen Muradiye’nin (Gevrikan) Şelâle Köyü’nde ikamet etmektedirler.
TATAR RAMAZAN KİMDİR?
Asıl ismi Mecit olup daha çok Mecidê Kaçak namıyla tanınmıştır. Mecidê Mahmut (Mecit ÇOKSU) 1912 yılında Ağrı’nın Diyadin ilçesine bağlı Tendürek köyünde doğdu. Bölgede Mêrxaslıkları ile bilinen kadim bir ailenin (Mala Eliyê Çeto) celali aşireti üyesiydi.
Abisi Süleyman; Reşoyê Sılo, hanımı Zeyno ve arkadaşlarıyla birlikte Zilan İsyanı’na katılmıştır. İsyan bastırıldıktan sonra hakkında tutuklama emri çıkartılan Süleyman, bir süre dağlarda kaçak olarak yaşamıştır. Devlet tarafından aranan Süleyman ve arkadaşları, Muradiye’nin Devetaşı köyünde bir mağarada yakalanıp, kafaları kesilerek öldürülmüş ve naaşları, ibret-i alem olsun diye bölgedeki il ve ilçelerde dolaştırılmıştır. Süleyman’ın bu şekilde infaz edilmesine tahammül edemeyen kardeşi Mecit Çoksu, bir tepki olarak genç yaşta silahını alıp dağlara çıkmıştır. Bir süre sınırda kaçakçılık yaparak, dağlarda hayatını devam ettirmiştir. Her yerde aranan biri haline gelen Mecit Çoksu, sonunda yakalanıp Bitlis Kapalı Cezaevi’ne konulmuştur. Mahkumlara yapılan insanlık dışı uygulamalara karşı çıktığı için, Bitlis Cezaevi’nden, Siirt Cezaevi’ne daha sonra sırasıyla; Adana, Trabzon, Balıkesir, Sinop ve en sonunda İmralı Cezaevi’ne sürülmüştür. Gittiği her cezaevinde haksızlıklara karşı başkaldıran Mecit Çoksu, bu nedenle infazının dokuz yılını zincirlere bağlı olarak hücrelerde geçirmiştir.