
Her şeyin fazlası zararlı denir. Yemek’te yediğimiz fazla tuz’da vücutta yarattığı sessiz etkiler sağlığımız için hayati önem taşıyor.
Tuz yiyeceklere lezzet katar; ancak fazlası, vücudun sıvı dengesini fark edilmeden değiştirir. Sodyum, suyu kan dolaşımına çeker, bu da dolaşan kan hacmini artırır. Artan sıvı miktarı, damar içi basıncı yükseltir ve organların sürekli bir yük altında çalışmasına neden olur. Vücut bunu dengelemeye çalışsa da, uzun süreli yüksek tuz tüketimi, dinlenme halindeyken bile tansiyonun yüksek kalmasına yol açar.
İlk Darbeyi Böbrekler Alır
Böbrekler kandaki sodyumu süzen ana organlardır. Aşırı tuz alımı, böbrekleri sürekli fazla sodyumu atmak zorunda bırakır. Zamanla, böbreklerdeki mikroskobik filtre birimleri zarar görür ve verimliliğini kaybeder. Bunun sonucunda sıvı tutulumu, yüksek tansiyon ve kronik böbrek hastalığı riski artar. Ayrıca fazla tuz, idrarla kalsiyum kaybını artırarak böbrek taşı oluşma riskini yükseltir.
Kalp ve Damarlar Üzerindeki Yük
Artan basınç, kalp ve damarları doğrudan etkiler. Kalp, yoğunlaşan kanı pompalayabilmek için daha fazla çalışmak zorunda kalır; bu da kalp kasının zamanla sertleşmesine ve esnekliğini kaybetmesine neden olur. Damarlar elastikiyetini yitirir ve bu durum kalp yetmezliği ve felç (inme) riskini artırır. Yüksek tuz tüketimi aynı zamanda mide zarını tahriş edebilir ve beyin damarları üzerinde stres oluşturarak çoğu zaman erken belirti vermeden hasara yol açabilir.
Özetle: Fazla tuz yalnızca tansiyonu yükseltmez; böbreklerden kalbe, damarlardan beyne kadar tüm sistemi yavaş yavaş zorlar.