Yapılan bir bilimsel araştırma denizlerdeki su seviyesinin BM tahminlerinden iki kat daha fazla yükselebileceğini ortaya koydu. 2100’e kadar 2,38 metrelik bir yükselişin 180 milyon kişiyi göçe zorlaması bekleniyor.
Bilim insanları deniz seviyesinde yüzyıl sonuna kadar gerçekleşecek yükselmenin BM’nin tahmininin iki katı olabileceğini öngörüyor. Bristol Üniversitesi’nce yapılan araştırma, denizlerde su seviyesinin 2100 yılına kadar 62 santimetre ile 2 metre 38 santimetre arasında yükselmesinin daha gerçekçi olduğunu ortaya koydu.
Artışın nedeni olarak Grönland ve Antarktika’daki buzulların çok hızlı erimesi ve küresel ısınmaya sebep olan sera gazı salınımı gösteriliyor.
Araştırmaya göre deniz seviyelerinde 2 metrelik bir yükselme Fransa, Almanya, İspanya ve İngiltere’nin yüz ölçümlerinin toplamı kadar bir alanın sular altında kalmasına neden olurken, 180 milyondan fazla insanı da göç etmeye zorlayacak.
Deniz seviyelerindeki yükselme, BM’ye bağlı Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nin (IPCC) 2013’teki toplantısının da ana maddelerinden biri olmuştu. IPCC’nin 2013 yılında yayımlanan 5. değerlendirme raporu küresel ısınma karşısında emisyon seviyelerinin değişmeden kalması durumunda deniz suyu seviyelerinin, 2100’lerde 53 ila 98 santimetre arasında yükselebileceğini öngörüyordu.
Artışın tahmin edilenden iki kat daha yüksek olabileceğine işaret eden bilim insanları ise raporun oldukça iyimser olduğu görüşünde. Hesaplamalara ilişkin olasılık aralığının daha geniş tutulması gerektiğini vurgulayan bilim insanları, sera gazı salınımı konusunda radikal bir adım atılmamış olması ve eriyen buzullar göz önünde bulundurularak IPCC’nin tahminlerinin yetersiz olabileceğine işaret ediyor.
Radikal kararlar alabilmek için en kötü senaryoya ilişkin resmin doğru bir şekilde yansıtılması gerektiğine dikkat çeken araştırmacı Willy Aspinall çalışmanın siyasilere yol gösterici olmasını umut ettiklerini belirtti.
Aspinall, IPCC’nin 5. değerlendirme raporuna atıfla “olasılık aralığını sadece ‘muhtemel’ olan ile sınırlamak yanıltıcı olabilir ve gerçek risklerin hesaplanması konusunda yanlış yönlendirebilir” dedi.
Kaynak: Deutsche Welle Türkçe